17 Eylül 2011

Yalnızım ben çok yalnızımm. Buymuş benim alın yazımm.. :(

    Nefret ediyorum erkeklerden. Hem de hepsinden ! Anamızı ağlatıyor hayvan herifler. Hayatında olsa bi dert olmasa bi dert. Başta beğeniyosun,  muhabbeti kuruyosun, flört ediyosun nedense gerisi gelmiyor. En fazla 3 ay dayanabiliyorlar. Sevgiden falan anladıkları yok. Çoğu aşka inanmıyor. Sırf kızları yatağa atabilmek için "Gerçek aşkı arayan romantik prens" ayağına yatıyor. Mesela ben son sevgilimle bu yüzden ayrıldım. Birlikte olana kadar dil döktü. Daha yeni başladık ilişkimize. 1 hafta sonra amacını aştı. Yollarımızı ayırdık tabii. Feminst bi insan değilim bazı şeylerin yaşanması da lazım. Fakat karşında ki üstüne atlayınca azmış orangutan gibi haliyle kimselere güvenemiyorsun.

    Hayatım boyunca ellerinde çiçeklerle beni bekleyen, kulağıma aşk sözleri fısıldayan, pahalı restorantlara götüren, sürekli süprizler yapan, hayatı sadece benden ibaret olan bi erkeği düşlemedim. Çünkü öylesinin bulunduğunu sanmıyorum. Boşuna düş kırıklığına uğramanın alemi yok. İstediğim sadece beni çevredeki serserilerden koruyan, yanında kendimi güvende hissedeceğim, başımı omzuna yaslayınca teselli bulacağım biriydi. Bu bile bi çoğuna fazla geldi. Onlarda kendilerine göre haklıydılar aslında. Çevrede o kadar kaşar varken neden benimle uğraşsınlar ki ? Ama düşünmekten kafayı yiyeceğim, hiç bir zaman sevgililerimi "Şunlarla görüşme ! Maç izleme ! Neden benimle ilgilenmiyorsun !? " diyerek sıkmadım. Yeni ergenler kendilerine birşey hisseden erkekleri sömürmesini iyi biliyor ama ben bunu da kimseye yapamadım. Hatta sütlaçın ablası evleniyor diye azıcık dara düşmüştü de 1 ay kadar yemeğe gitmedik sesimi çıkarmadım. Ben bu kadar düşünüyorum bu gerzekleri hiç haketmedikleri halde, karşılığı hala yalnızlık !

    Belki de bahtsız bedevi olan benim. Karşıma çıkan erkeklerin %90'ı antideprasan kullanıyordu. Bi tanesi haftada 1 psikologdaydı. Onlardan insan olmalarını beklemek şuana kadar yaptığım en büyük hatam. Ben yalnız doğdum, yalnız öleceğimm :(


                                                                                                                       Akrep..

12 Eylül 2011

Eğer hoşlanmaya başladığınız erkek daha kendini tanıtırken gözlerinin renkli olduğundan bahsediyorsa uzaklaşın ondan ! Çünkü sizi etkileyebilecek gözlerinden başka hiçbir silahı yoktur.

                                                                                                         Akrep..

06 Eylül 2011

Anasoon Kokarken Sofralaaar..

Söylemeye utanıyorum ama itiraf etmek zorundayım. Zakkum'u daha bu yıl tanıdım [:$]. Daha önce uzayda mı yaşıyordum, bitkisel hayatta mıydım, mağarada mı oturuyordum bilmiyorum ama lanet olsun ki bilmiyordum !

Neyse geç olsun güç olmasın derler. Bir ara meşhur oldu şu "Yüzük" şarkısı. Herkes birbirine dinletiyor, nakaratlar herkesin face duvarlarında falan. Ya dedim bu da yeni çıktı herhalde bi dinleyeyim. O da ne ! Solistin sesi, gözleri, vücudu özellikle jestleri harika. Hemen kısa bi araştırma yaptım ve hasta oldum bu guruba. Bütün şarkılarını dinledim. Ama bi tanesi var ki bende yeri apayrı.. Hergün sabah akşam dinler oldum. Bu nasıl bir müzik, o nasıl bir ses, ne muhteşem sözler ! İnsanın dinledikçe içini huzurla karışık bir telaş kaplıyor. Düşünmeden edemiyorsun şimdi arkadaşlarınla gününü gün ediyorsun, gençsin, güzelsin. Ama sonra ? İnsanız sonuçta pek vaktimiz yok bu dünyada, yalnızlığın dibini boylayacağız sonunda..

Bu acı gerçekler yüzüne çarpınca içtikçe içesi geliyor insanın. Yusuf'un ağzından çıkan her kelimeye birçok anlam yüklüyorum bu şarkıda. Herbiri için saatlerce konuşabilirim sanırım. Beni en çok etkileyen kısmı ise;

Aklın ilk göz ağrısında
Hatırlıyor mu seni hala
Dikiş tutmayan bu büyük yara
Bazı geceler kanıyor hala..

İlk aşkın yüreğimizde bıraktığı izler bu kadar mı kusursuz anlatılır ? Helal olsun bu guruba. Türkiyede işinin hakkını veren sayılı rockçılar bunlar. Tavsiye ederim.
Bu şarkının şerefine içelim güzelleşelim dostlarımm..


Anasooon kokarken sofralaaar. Yaşlandırıyorr seni aynalaaar. Her geçen yılll bireer bireeer masaadaaan eksiliyoor dostlaarr. (Şerefeee)
Dipnot: Hipokondriyak'ı dinlemeden geçeni yakarım ! :) 
(Kulaklıkla dinlemenizi tavsiye ederim.)
Çok konuştum. Saygılar, Sevgiler bla bla..
Akrep..

01 Eylül 2011

Yavrum biz seni hastahanede bulduk !





     Bizim ailemiz kadar ilginç bi aile pek yoktur herhalde. Kimse kimseye benzemez. Ne babam ve amcamlar, ne de annem ve teyzemler. Herkes birbirinden çok farklı. Bu özellik bizim küçük çekirdek ailemizede bulaştı tabii.

     Sorun kardeşim. Aslında ortada bir sorun yok sadece olmaması gereken birşey var. Yani normalde kardeşler ablalarını örnek almaya çalışır ama bizim ki öyle değil. Hatta o kadar zıtız ki. Eskiden hep derdim anneme kardeş olmamız imkansız biz bununla ayrı dünyaların insanıyız diye. Tontişimde hak verir gibi gülümserdi. Özetlemek gerekirse;

     Ben (Akrep) esmer ve ufacık bir kızım. Boyum kısadır. Fiziğiminde pek yerinde olduğu söylenemez. Belim kalın mesela :(. Biraz büyük olması gereken yerlerim ise boyuma oranla küçük kaldı.

     Kardeşim ise doğduğunda sarıydı. Aramızda 5 yaş var fakat benden uzun. Fiziğide gayet iyi. Lanet olası beli incecik ! Her görende ileride benden güzel olacağını söylüyor :(.

     Fiziki yapımızı geçtim hadi o allah vergisi. Birde işin ilgi alanları kısmı var. Yine normal ailelerde evin küçüğü anasına, babasına, abisine falan özenir. En basitinden her çocuk - Büyüyünce ne olacaksın ? sorusuna -Öğretmen. Diye cevap verir. Benim kardeşim ise ilkokul 2'den beri bu soruya arkeolog olacağım ama eğer olmazsa olay yeri inceleme polisi olmayı düşünüyorum diye cevap verirdi. Lan küçük ! Sen o minnak aklınla nerden öğrendin onları ! Senin yaşıtlarının dili dönmüyor arkeoloji demeye senin düşüncene bak hele !

    İşte ben o günden sonra ayrı dünyaların insanı olduğumu kesinlikle anladım. Çünkü hayatta en çok korktuğum şeylerin başında mumyalar gelir. Ben bunun yaşında gördüğüm 1 mumya yüzünden günlerce uyuyamadığımı hatırlıyorum. Ama o bunu bildiği halde bilgisayarı mumya fotoğraflarıyla doldurmayı inatla sürdürüyor. Birgün masaüstünde göreceğim o mumyaları diye aklım çıkıyor yemin ederim. Onu geçtim beni kanda tutuyor. Ceset meset inceleyemem ben.

     Şimdi 7. sınıfa geçti. Hala arkeolojiden vazgeçmiş değil. Bu konuda kendinide ilerletti. Tatilde hiyeroglif y azılarını inceledi durdu. Az birşey anlıyor bu konudan.

     Başka bir ilgi odağı ise zenciler oldu. Amerikada  ki zencilere bayılıyor. Özellikle Will Smith'e fena hayran. Ben ise TRT dizileri yüzünden Güney Koreye merak salmış durumdayım. Eskiden (bu kadar olmasada) İspanyol, Yunan ve İtalyan erkeklerine merakım vardı. Şimdi tüm dikkatimle Kore'ye odaklanmış durumdayım.

    Annemi köşeye sıkıştırdım geçenlerde. "Bak anneciğim çok şanslısın koca kızın sana çekik gözlü damat, küçük kızında zenci damat getirecek sana." Dedim. Kalpten gidecekti kadıncağız :)






Ama haksızmıyım şimdi bu yenmezde ne yapılır ? :)

P.S: Yemede yanında yat böhöhöytt. Dudaklar fenaa :)


31 Ağustos 2011

Tam 2 yıl oldu :)

      Yeri geldi dost, yeri geldi sırdaş, yeri geldi arkadaş.. En önemlisi kısa bir sürede olsa iyi bi çift olduk. Ne sıfatla olursa olsun hayatıma renk kattığın ve her zaman yanımda olduğun için teşekkür ederim. Tanışma yıldönümümüz kutlu olsun değerli insan.. :)

NOT: Bugün Akrep'in sütlacıyla tanıştığı gün.

25 Ağustos 2011

Aşk Oyunu

Bazen gerçek aşkın bitmesinin suçlusu ne erkektir, ne de kadın. Unutmak istemez ikiside birbirini.
Ama Hayat..
İkisinide en olmadık yerlere sürükler. Bambaşka insanların yanına, bambaşka hayatlarda başrol olmaya..
Ve Zaman..
Geçtikçe uzaklaştırır ikisini birbirinden. Olabildiğince mesafeler koyar araya.
Ve Erkek..
Zamanla alışır bu kader oyununa ve kaldığı yerden devam eder hayatına.
Ve Kadın..
Alışamaz onun yokluğuna ve beklemeye başlar sonsuza..


                                                                                     Akrep'ten nağmeler..

23 Ağustos 2011

Sen kapıya ben camaa !

Bizim bir karşı komşularımız var. İnanın tanımak hiiç istemezsiniz. 7/24 camdalar. Bu yaşıma gelmiş olduğum halde aklımın ermediği bir cam fantezileri var. Çok ilginçler abi. Hani mahallede bir olay olur cama çıkar izlersin falan ama yok bunların ki bambaşka birşey. Resmen neredeyse bütün günlerini camda geçiriyorlar. Ve ailecek. Dört tane camları var. Birisine evin erkeği, diğerine karısı, diğerine genç kızı, diğerine ise ufak oğlu geçiyor. Sonrada bütün gün gelen geçeni gözetliyorlar. Benim yerimde olmak istemezsiniz. İnsan ister istemez bir süre sonra 'acaba güneşliği çektim mi? Çekmediysem beni gözetliyorlar mıdır şuan ? ' diye düşünüyor. Birde sokaktan birisi geçerken kafalarını aynı anda çevirerek geçen insanı takip ediyorlar. Gerçekten bundan artık feci halde rahatsızlık duymaya başladım ve amaçlarını hala anlamış değilim. Acaba gün sonunda 'bugünüde camda atlattık vallahi' falan diyorlar mı ? Çok enteresanlar çook. He birde şimdi bunların evleri 4 katlı. Üç gelin alt alta oturuyorlar. En üst kattada kayınvalideleri oturuyor. Bir olay olduğunda her kattan ikişer üçer kafayı çıkıyor dışarı doğru çok gülünç bi durum yahu. Ortanca gelinde ayrı bi cam fantezisi var ama. Evlerine gittiğimizde bile utanmadan bize söylüyor. Alt kattakinin oğlu şu saatte uyudu. Sonra annesiyle babası şu saatte duşa girdi. Abi biraz fazla olmuyor mu ? Sananee lağğn. Şahsen benim öyle bir eltim olsa saçını başını yolmuştum şimdiye kadar. He birde kızınıda iyi yetiştiriyor. Alt kattan veya üst kattan bir kapı çıtırtısı duyduğu an hemen kızına 'Sen kapıyaa ben camaa kooşş' diyerek kimin çıktığını, girdiğini bir güzel öğreniyor.. Birde böyle perdenin arkasından gizli gizli bir bakışı, izleyişi var off.. Sanki ben onu ordan görmüyorum. Salaak. Bunu buraya yazmazsam ölürdüm. Yazdım rahatladım ohh.

Dipnot: Ben yelkovan